Yanlış bir zamanda tanıdım.
Seninle başka bir zamanda, başka
bir vakitte, başka bir saat’ de, ve aynı şehirde tanışsaydık. Çok öncesinden
tanısaydım seni, yine ayrı yollara düşer miydik? Seni tanıdığım günü, dün gibi
hatırlıyorum. O günden biliyordum şimdiki halimizi, o günden korkuyordum sevmekten, bağlanmaktan ve
ayrı kalmaktan. Seninle ileri zamanda tanışsaydık, sen başka şehirde, ben başka
şehirde olur muyduk yine.
Hani insanların bir dönüm noktası
olur ya, hayatının değiştiği, sevdiği her şeyden, nefret ettiği insanlardan ve
bunaldığı şehirden uzaklaşmaya çalıştığı zaman bir mesajla sanki yıllardır
tanıyormuşçasına girdin. “Ben aşık olamam, ama çok güzel bağlanırım”. Her
şeyden uzaklaşmaya çalıştıkça, sana daha çok yakınlaşmaya çalıştığımı fark
ettim. Herkes den uzaklaştıkça, sana kaçtığımı fark ettim. Her şeyden nefret
etikçe seni sevdiğimi fark ettim. Çok yanlış bir zaman da tanıştık seninle.
Sanki yanımdaymışçasına bildim seni, her şeyi sana anlattım, sevmeyi,
sevilmeyi, huzuru seninle bildim. Herkese ağlarken sana gülmeyi öğrendim,
hastayken sende iyileşmeyi benimsedim. Yalnızken resimlerine bakarak, eski
mesajları okuyarak can sıkıntımı giderirdim. Her gün daha çok bağlandım. Zaman
geçtikçe çok yordu biliyor musun? Sevmekten, bağlanmaktan, hayal etmekten, seni
yanımda düşlemekten, uzak mesafelerde çok yordu. İnsan severken yorulur muydu
oysa. Ama ben yoruldum işte. Beni her şeyden alıp, senin kollarına bırakan
hayat. Seni benden alamadı ama kavuşturamadı da. Ben seni böyle bir zamanda
sevdim işte. Benim dönüm noktam sen oldun. Ben ayrı kalabileceğimizi bile bile
sevmeyi tercih ettim. Alı koyamadım kendimi senden, koruyamadım ateşimden,
uzaklaştıramadım yangınımdan, yakınlaştıramadım da korkumdan. Ben çok yanlış
zamanda sevdim seni.
Hiç yorum yok